Sex Hikayeleri

9 ay önce - Admin Ekledi - 3657 Kez Okundu

Türbanlı Karımı Orospu Diye Siktirdim

Türbanlı Karımı Orospu Diye Siktirdim

Türbanlı karım Asiye ile yeni bir zevk keşfetmiştik. Sahile akşam karanlığında arabayla gidiyor ve arabayı denize dikine park edilen yerde park ederek manzarayı seyrediyorduk. Ve duvar dibindeki çaycı da bize çay getiriyordu. Orada herkes kendi alemindeydi. Arabalarda resmen sevişiyorlardı. Karım Asiye ise başörtülü ve mantoluydu.

Asiyeye, “Kız görüyorsun, millet kimseye aldırmadan sikiÅŸiyor, biz uslu uslu manzara seyrediyoruz!” deyince, karım da, “İstiyorsan biz de seviÅŸelim canım!” dedi. Ben de, “Yok biz farklı olmalıyız!” dedim. “Nasıl?” dedi. “Sen de mantonun içinde dekolte ol bakalım, çaycı fark edecek mi?” dedim. “Nasıl yaa?” dedi. “Nasılı var mı? Çaycıyı sevindir, garibim akÅŸam karanlığında deli oluyordur, ondan birÅŸeyler saklama!” dedim. O da, “Tamam, birdahaki geliÅŸe ona göre giyineceÄŸim! Ama ÅŸimdilik bir avans verebilirim!” dedi. “Nasıl?” dedim. “Sen dışarı çık, sonra çaycı buradayken gel!” dedi. Arabadan çıktım, tuvalete gittim. 5 dakika sonra geldim. GeldiÄŸimde çaycı karımın oturduÄŸu koltuÄŸun camından içeri bakıp karımla konuÅŸuyordu.

Ben ÅŸoför kapısını açıp içeri giriyordum ki, çaycı gitmek istedi. Karım çaycıya, “Dur bir dakika, bana bir ÅŸeker daha getir, birde kağıt mendil getir!” dedi. O arada ben karımın mantosunun önünün tamamen açık olduÄŸunu ve gömleÄŸinin üst düğmelerinin açık olduÄŸundan iri memelerinin üst kısımlarının meydanda olduÄŸunu gördüm. Bayıldım zevkten. Karım eteÄŸini de beline sıyırmış, nefis bembeyaz bacakları sonuna kadar açıktaydı, nerdeyse külotu gözükecekti. Çaycı gidince, karım bana, “Nasıl baÅŸlangıç?” dedi. “Harikasın karıcığım!” dedim. “Daha açayım mı?” dedi. “Sonuna kadar hem de!” dedim. Memesinin birini çıkardı, bana, “Em ÅŸunu!” dedi. Ben emerken çaycı geliyordu. Karım, “Aldırma, devam et!” dedi. Çaycı yanımıza geldi, ben istifimi bozmadan karımın memesini emmeye devam ettim. Karım çaycıya sexy bir ÅŸekilde, “TeÅŸekkürler canıımmm!” dedi. Çaycı vereceÄŸini verip gitti, ama gözü arkadaydı.

Ertesi günü arabayı aynı yere park ettiÄŸimizde karım daha bir rahattı. Beni yine bir ara dışarı gönderdi. Tekrar geldiÄŸimde yine çaycı karımın baÅŸucundaydı. Karımın mantosu açıktı ve içinde bir ÅŸey yoktu, çırılçıplaktı. Ben arabaya binerken önünü bile kapatmadı. Çaycı resmen karımın amını görüyordu. Çaycı çay boÅŸunu alırken, karım örtünmedi bile, memeleri açıkta, amı açıktaydı, sadece mantosu kenarlarını kapatıyordu. Çaycının siki pantolonunda dimdik olmuÅŸtu. Karım çaycıya, “Hayatım taze Salep var mı?” dedi. O da yutkunarak, “Hayır efendim, yok.” dedi. Karım da, “Canım taze salep istedi, ne olur bul!” dedi. Çaycı, “Nerden bulayım abla?” derken, ben arabadan dışarı çıktım, elim arabanın tavanında, çaycıya, ‘Geçir geçir!’ iÅŸareti yaptım. Çaycı kafayı yiyecekti. Ben denize doÄŸru giderken, çaycı koÅŸa koÅŸa yanıma geldi, “Abi yenge ille de Salep bul diyor, nerden bulayım?” dedi. Ben de, “Ne yengesi oÄŸlum yaa, o karı bir orospu! Kaşınıyor iÅŸte, anlasana! O baÅŸka Salep istiyor, sen anlamadın meseleyi!” dedim. “Yok yaa! Abi müsade var mı?” dedi. “Tabii oÄŸlum, veren amı sikerler daima!” dedim. Çaycı, “SaÄŸol abi!” dedi.

Çaycıyla birlikte arabaya geri döndüğümüzde, çaycı karıma, “Abla, istediÄŸin Salep çay tezgahının arkasında var, dışarıya vermiyoruz, gelirsen içiririm!” dedi. Karım da gülerek, “Taze mi?” dedi. Çaycı, “Evet, taze abla!” dedi. Karım da, “Peki ya ÅŸoförümle ne konuÅŸtunuz?” dedi. Çaycı da, “Hele bir gel anlarsın!” dedi. Karım önünü düğmelemeden mantosunu kapatarak ve belinden eliyle tutarak, çaycının dediÄŸi yere gitti. Ben 15-20 dakika denize seyrettim, gazete okudum. Karım geri geldiÄŸinde gayet mutluydu, arbaya bindi ve “Hadi gidelim!” dedi. Ben heyecanla, “Ne oldu aÅŸkım? Anlat!” dedim. “Yoo anlatmam! Yarın da getirirsen, ancak dönüşte anlatırım!” dedi. “İyi, peki!” dedim, arabayı çalıştırdım, eve gittik. Eve girince heyecanla karıma saldırdım, baktım memeleri morarmıştı, “İyi morartmış çaycı!” dedim. “Evet, iyi morarttılar canım!” dedi. “Anlamadım, çaycıdan baÅŸkası da mı vardı?” dedim. “Evet, ocakcı da geldi!” dedi. Ben daha da heycanlanmış ve zevke gelmiÅŸtim. Karımın amını öpmeye baÅŸladım, “İyi bari amcığın morarmamış!” dedim. “Amımı morartmaya fırsat bulamadılar ki, çok çabuk hallettiler!” dedi. Karımı zevkle ve heyecanla bir güzel siktim, sonra uyuduk.

Ertesi gün evden çıktım, İbo diye bir arkadaşım vardı, İbo ile birlikte sahile giderek, o çaycının yanına uÄŸradık. Çaycı beni görünce, “Ooo hoÅŸ geldin abi, buyur, emrin nedir?” diye sordu. Ben de, “Maksat muhabbet olsun! Dünkü Salep hikayesini arkadaÅŸa anlattım, ama devamını bilmediÄŸim için, orospuya da soramadım ve sana geldim! Nasıl, zilliye Salep içirdin mi?” dedim. Çaycı gülerek, “Abi onu burada çay tezgahının arkasına almışım, hazır sota yer, hiç onu sadece Saleple bırakırmıyım?” dedi. Ben de, “Ooo helal olsun koçuma bee! BaÅŸka neler yaptınız peki?” dedim. Çaycı da şöyle bir gururla kasılarak, “Abi, orospunun zaten mantosunun içinde hiçbir ÅŸey yoktu, mantoyu arkadan yukarı kaldırdım, ellerini tezgaha dayandırıp, köpek duruÅŸuna getirip, arkadan dibine kadar geçirdim. O arada bizim ocakçı geldi, o da nasibini aldı!” dedi. “Nasıl nasibini aldı?” dedim. “O da hazır domalmış ve Salep bekleyen bir karıyı görür de hiç sikmeden bırakır mı? Ben siktikten sonra o da kaydı karıya!” dedi.

“Wouww, desene ÅŸanslıymışsınız, bir karıyı iki kiÅŸi halletmiÅŸsiniz!” dedim. Çaycı, “Hee ya! Abi o orospuyu yine getirecen mi bee?” diye yalvaran gözlerle sordu. “Ne o hoÅŸuna gitti galiba, ille de getireyim mi yani?” dedim. “Getir abi, getir! Burada hem biz iÅŸimizi görürüz, hem extradan iÅŸ de çıkar ona!” dedi. Ben ÅŸaşırarak, “Nasıl yani extra iÅŸ?” dedim. Çaycı da anlattı, “Abi öyle güzel bir orospu, hem de nasılsa çok az kullanılmış bir kadın, iyi para eder! Millet o orospuyu parayla sikmek için sıraya girer valla!” dedi. Ben de, “Ozaman senle şöyle bir anlaÅŸma yapalım, burada akÅŸamları onu sana vereyim, kazandığı parayı üçe bölelim, sen ben ve o paylaşırız!” dedim. Çaycı hemen, “Olur tabi! Bu akÅŸam getir orospuyu abi!” dedi. Ordan ayrılınca, İbo da bana, “Yaa Ahmet, çaycının anlattığı kadar güzel orospuyu nerden düşürdün?” dedi. Ben de, “Kısmet oÄŸlum! Eee nede olsa yakışıklıyız, orospu düşürdük mü affetmeyiz!” dedim. İbo da, “Ulan akÅŸama ben de gelecem o orospuyu sikmeye!” dedi. “Geeell!” dedim…